Baran Dergisi 776. Sayı
İnancından dolayı ezilen insanımız, rejimin türettiği burjuvazi eliyle, ekonomik bakımdan sömürüldü, emeği çalındı, cebi boşaltıldı. Memleketin kazanımlarını Batı’ya aktaranlar efendilerinden kalan kırıntılarla zevk-ü sefa içinde yaşarken, Müslüman Anadolu halkı sefalete mahkûm edildi. Kemalist rejime olan tepkinin neticesi olarak Anadolu halkının iktidara taşıdığı Ak Parti de, bu vaziyetin farkında olmasına mukabil...
İnancından dolayı ezilen insanımız, rejimin türettiği burjuvazi eliyle, ekonomik bakımdan sömürüldü, emeği çalındı, cebi boşaltıldı. Memleketin kazanımlarını Batı’ya aktaranlar efendilerinden kalan kırıntılarla zevk-ü sefa içinde yaşarken, Müslüman Anadolu halkı sefalete mahkûm edildi. Kemalist rejime olan tepkinin neticesi olarak Anadolu halkının iktidara taşıdığı Ak Parti de, bu vaziyetin farkında olmasına mukabil sürekli krizler çıkararak kesesini doldurmaya bakan oligarşik zümreye dokunmaktan kaçındı, hatta bununla yetinmedi merkeze doğru taşıdığı yeni sermayedarları da onlara ortak etti.Ak Parti’nin Batı’ya uyumlu şekilde ilerlediği, Türkiye’nin İslâm dünyasına rol model olarak gösterildiği dönemde ülke ekonomisinde yabancı sermaye girişiyle sahte bir refah ortamı oluşturulurken, Gezi Parkı eylemleriyle başlayan sürecin ardından yabancı sermayenin çekilmeye başlamasıyla üretmeden tüketmenin alışkanlık hâline geldiği Türkiye’de iktisadî şartlar “normal”e dönmeye başladı.Bilhassa pandemi ile global iktisadî sistemin kökten çatırdaması, Türkiye’de etkisini fazlasıyla hissettirdi ve son bir yıl içerisinde ekonominin kıymet göstergesi olan para biriminde değersizleşme süreci, halkın cebine giren üç kuruşa göz dikenlerin ekmeğine yağ sürdü. İktidarın, yabancı yatırımcının memleketimizde faizden para kazanmak yerine yatırım yapması üzerine tasarladığı faizi düşürme ve kuru yükseltme, böylelikle ithalatı düşürüp ihracatı artırma politikasının neticesi olarak ortaya çıkan aşırı dalgalanma yine halkı vurdu. Özellikle bu hafta kurda yaşanan oynaklık dolayısıyla birkaç trilyon liralık değer kur oyunu aktörlerinin cebine aktı. Bu para kimin parası mıydı? Tabiî ki Müslüman Anadolu halkının!Halkın düştüğü bu vaziyeti sadece “dış mihraklar”ın operasyonlarına bağlamak, hastalığı teşhis ve dolayısıyla tedavi noktasında zafiyete sebep oluyor. Gerekli tedbirin alınmasının ve devrimci adımlar atılmasının da önünü tıkıyor.Her meselede olduğu gibi bunun da bize ihtar ettiği, çözümün, kapitalist-modernist düşüncenin zihinleri piçleştirmek suretiyle yerleştirdiği madde merkezli anlayışın yerine İslâm ahlâkına nazaran oluşturulmuş bir anlayışla yeni bir insan ve toplum modeli ortaya koymak ve bu çerçevede onu müesseseleştirmekten, devletleştirmekten geçtiğidir. Ancak bu, İslâm’ın tebliğ ettiği nizamı, İslâm’ın “hayır”ı ile kendi “hayır”ının birbiriyle uyum içinde olduğu, İslâm’ın “şer”i ile kendi “şer”inin çelişmediği esaslarına sarılarak yapılabilir. Zira İslâm nizamı, insanı varlıkla, İslâm’ı da sadece ferdle kıyaslama şeklinde değil, her iki şekli de içerecek şekilde tasarlanmıştır.